9 Ocak 2010 Cumartesi

I don't wanna be lonely anymore..

Ben ki kendi kalbimi durdurdum, doğradım, parçaladım, söktüm attım, hem de defalarca. Ben ki yüzlerce kez ruhumu söndürdüm. Litrelerce zehir akıttım içeriye, tonlarcasını geri püskürttüm. Üzülmek isteyen insanların durağı oldum. Göğsümde kalp değil, umutsuzluk taşımaya başladım. Kimseye zarar vermek istemedim, yine de. Üzülen gelsindi, ben onu teselli eder yollardım. Olmadı. Bana kapılanın da ruhunu söndürüyor gibiydim. Kendimden iğrendirdim onları, gittiler. Yalnız kaldım. Üşüdüm, hem de çok. Şimdi yürüyorum, sabah akşam, bir adım, sonra bir adım daha.. Kulaklarımda elli farklı müzik çalıyor, güzellik, şeref, öfke, keder.. her türden duyguyu bağıran beynime. Fakat içeride bir şey geri püskürtüyor hepsini. Ufacık bir şey; çelimsiz, zayıf.. Düşünmek istemediğim için sesi açıyorum, yanımdakiler isyan ediyor sesten. Nasıl rahatsız olabiliyorlar? Ben minnettarım o kulak parçalayan, düşünmemi engelleyen müziğe. Neden anlamıyorlar? Düşünemem. Düşünmemeliyim. Eski hatalarımı tekrarlamaya yarar sadece. Sadece inatla atmaya devam eden kalbimi yırtmaya, parçalamaya, hala sönmemiş ruhumun üzerine katran dökmeye devam etmeliyim. Beynim bunu istiyor. Yola devam edeceksen o ikisini arkanda bırakmalısın, diyor. Ama ben bunu istemiyorum! Kalbimin iyileşmesine fırsat vermek istiyorum, bırakmak istiyorum ki ruhum eskisi gibi parlasın. Kalbi buz tutmuş bir insana nasıl insan diyebilirsin ki? Buzlarını çözmek istiyorum.

Artık yalnız yürümek istemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder